Toplumsal statüde alt sıralarda görülen mesleklerde çalışanları, sosyo-ekonomik olarak toplumun alt katmanlarında yer alanları hor gören, alay eden, suç işleyeceklerini varsayan tanımlamalarla etiketlemek sınıf ayrımcılığı yapmak demektir. Toplumsal statüye yönelik önyargılar, sınıf ayrımcılığını besleyen bir dil kullanmamıza sebep olabilir.
Bunun tipik bir örneği 2010 yılında yapılan bir çalışmada yer aldı: (*)
“Kapıcı şarkıcıya tecavüz davası” haberi. (1) Çalışmada da bahsedildiği gibi, hayatlarını apartman görevlisi olarak idame ettiren kişilere yakıştırılan “kapıcı” sözü, toplumda “eğitimsiz”, “cahil”, “yoksul” gibi hor gören varsayımlarla özdeşleşmiş durumda. Haber yargıya taşınmış bir adli vakayla ilgili fakat “şarkıcı”nın “kapıcı”lığıyla bir ilgisi yok; üstelik kişi haberin yapıldığı dönemde “kapıcı”lık da yapmıyor.