Öncelikle, homofobinin eşcinsellere ya da eşcinselliğe, transfobinin de translara karşı duyulan nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılık olarak tanımlandığını not edelim.
Homofobi ve transfobinin farklı sözlüklerdeki tanımı bu. Bizi bu bölümü yazmaya iten, Türkiye’de medyanın bilinçli veya bilinçsiz olarak homofobiyi ve transfobiyi besleyen, körükleyen ve kitlesel hâle getiren bir tutum içerisinde olduğu gerçeğidir. Çünkü gazetelerde eşcinselliğin ve translığın günah, eşcinsellerin ve transların sapık, eşcinsel ilişkinin ahlaksızlık olarak görüldüğü; trans bireylerin kriminal olaylarla ilişkilendirilerek yargısız infaza uğratıldığı haberlerle sıklıkla karşılaşıyoruz.
Nefret suçu mağduru olmalarına rağmen, medyanın LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) bireyleri sanki kendilerine uygulanan şiddeti hak ediyorlarmışcasına, bu şiddeti onaylayan ve meşrulaştıran bir dille haber yaptığını görüyoruz.
Oysa gazeteci, kimseyi yargılayamaz; kimseyi dışlayamaz; insanları ve olayları tek tipleştiremez.
Haberde homofobik / transfobik söylem ve ayrımcı dilden ancak bu konudaki farkındalığımızı arttırarak kurtulabiliriz. İşte bu amaçla, bu bölümde konuyla ilgili farkındalık oluşturmak adına, yine haber örnekleri üzerinden bazı haberlerde kullanılan dilin neden sorunlu olduğunu irdeliyoruz.
Konuyu inceleyen başka bir çalışma da “Medyada LGBTİ’lere Yönelik Nefret Söylemi” dir.