> Toplumlar yalnızca bir siyasi görüşün mensuplarından meydana gelmez.
> Gerçek bir demokrasi, ancak her düşüncenin özgürce ve eşit haklarda temsil edilebilmesiyle mümkündür.
> Medya mensubu “apolitize” olmak zorunda değildir; ancak politik görüşlerini ve ideolojisini habercilik değerinin önüne geçirerek mesleğinin gereklerini yerine getiremeyene “haberci” değil, “propagandist” denir.
> “Objektiflik”, yani nesnellik her ne kadar mümkün değilmiş gibi görünüyorsa da “dengelilik” ve “adil olmak”, hâlen edinilebilir habercilik değerleridir.
> Politik bağlamda saldırgan dil, her biçimde sorunludur ve toplumsal gerilimi arttırır.
> Habercinin kişisel aidiyetlerinin haberin önüne geçtiği durumlarda ortaya “biz ve onlar” gibi temel ve çelişkili ayrımlar çıkar. Habercinin kimliği olur ancak haberin kimliği olmaz. İşinin sorumluluğunu unutup “biz ve onlar” ayrımına giden ve mesleğini her anlamda “biz” içerisinde konumlanarak yapan kişi, haberciliğin evrensel değerlerini terk etmiş, “siyasi halkla ilişkiler”in alanına girmiştir.
> İyi haber, hangi dile çevrilirse çevrilsin olayı ya da durumu anlatabilen haberdir. İyi haberci de, yaptığı haber o gün dünyanın farklı yerlerinde, farklı politik görüşlere, kimliklere, kültürlere sahip insanlar tarafından okunabilecek düzeyde olan habercidir. Politik angajman gazetecisinin haberi ise, o haberin yazıldığı dil, o haberin yapıldığı ülke ve o haberin yayınlandığı mecra dışında hiçbir değer taşımaz.