New York Times gazetesinin avukatı David McCraw, Eylül 2019’da gazetenin bilgi edinme hakkını nasıl kullandığına dair bir yazı yayınladı.
Kanunun “zayıf ve etkisiz olduğuna dair eleştirilere rağmen” gazetenin bilgi edinme hakkını sıkça kullandığını ve bu hak kapsamında kamuyu ilgilendiren belgeleri “agresifçe” takip ettiğini belirten McCraw, başvurularına cevap alamadıklarında yargıya başvurup senelerce sürebilen davalara giriştiklerini anlatarak “bilgi edinme hakkı gazetedeki hukuk işlerimizin merkezinde” yazmıştı.
McCraw’a göre, son on senede bilgi edinme hakkıyla ilgili diğer ana akım medya organlarının tümünden fazla sayıda dava açmış olan New York Times gazetesi, Trump yıllarında – haberin yayın tarihi itibarıyla – 27, Obama yıllarındaysa 31 bilgi edinme hakkı davası açtı.
Gazetenin devam etmekte olan bilgi edinme hakkı davalarından biri de ABD’nin istihbarat teşkilatı CIA’in Suriyeli isyancıları fonlamaktaki rolü hakkında. Yazıda, ABD Başkanı Trump’ın 2017’de isyancılara yapılan ödemeleri Twitter üzerinden “son derece kamusal” bir paylaşımında açık etmesine rağmen, CIA’in bu programın varlığının gizli bilgi olduğu konusunda ısrar ettiği belirtiliyor.
Bilgi edinme hakkı davalarının her sene yüzlerce saatlik mesai gerektirdiğini ve dava takibinin kolay olmadığını anlatan McCraw’a göre gazetenin motivasyon kaynağı, kazandıkları davalar sonucunda elde ettikleri belgeler ve bu sayede “sürekli olarak devlet gizliliğine ufak çentikler atıyor” olmak.
2017’de bir başka yazısında McCraw, kazandıkları en önemli bilgi edinme hakkı davalarının konularına da değiniyordu: ABD’nin Yemen’deki İHA saldırıları, Irak’ta ölen ABD askerleri, 11 Eylül saldırılarından sonra işkence kullanımı ve yurtdışında terör şüphelilerinin öldürülmesine yönelik devlet tarafından yürütülen seferberlik…. Örneğin Yemen’deki İHA saldırıları hakkında Adalet Bakanlığı’na karşı açtıkları bilgi edinme davası sonucunda 100 bin dolar tazminat kazanılmış.
İngiltere’de gazeteci Heather Brooke’un 2009’da ortaya çıkardığı örtülü ödenek skandalı, gazetecilerin bilgi edinme hakkı davası kazanımlarının en bilinenleri arasında.
Avam Kamarası tarafından yanıtlanmayan bilgi edinme başvurularını yargıya taşıyan Brooke, beş sene boyunca takip ettiği dava sonucunda milletvekilleri ve kabine üyelerinin çeşitli lüks harcamalarını devlete yüklediğini ortaya çıkarmıştı. Parlamento, mahkeme kararına rağmen harcamaları bir türlü paylaşmayınca – bilgi edinme ofisinden olduğu düşünülen – birisi belgeleri basına sızdırdı. Haberler Britanya basınının manşetlerinden aylarca düşmedi. Skandaldan dolayı yedi milletvekili hapse girdi, son 300 yıldır ilk defa istifa eden avam kamarası başkanının yanısıra çeşitli bakanlar ve milletvekilleri görevi bıraktı, bağımsız denetleyici bir kurul oluşturuldu ve belki de en önemlisi masrafları açık etme zorunluluğu getirildi. BBC, Brooke’un hikâyesini konu alan ‘Harcamalar Hakkında’ (On Expenses) başlıklı bir film bile çekti.
Brooke, bilgi edinme hakkı kanunlarının gazeteciler için önemini şöyle anlatıyor: “Bu yasalar bilgiye eşit erişim sağlıyor. Haber bulmak için hiçbir kamu görevlisini yemeğe çıkarmak veya aranızı iyi tutmak için aleyhlerindeki haberleri sansürlemek zorunda değilsiniz. Kanun arkanızda, sormanız yeterli.”