-
- BEDK’ya itiraz edecekseniz, başvuru süresini kaçırmamaya dikkat edin: eğer başvurunuza cevap aldıysanız, cevabın elinize geçtiği tarihten itibaren 15 gün (iş günü değil) içinde itirazınızın BEDK’ya ulaşmış olması gerekiyor. Cevap almadıysanız, başvurunuzdan 15 iş günü sonra itiraz süreniz başlıyor ve itirazınızın yine 15 gün BEDK’ya ulaşmış olması gerekiyor. Başvurunuzdan 60 gün sonra (başvuru hukuken reddedilmiş sayıldığı için) başlayan 15 günlük bir itiraz süreniz daha var.
- Başvurunuza dilekçenizin ve aldınızsa cevabın bir örneğini ekleyin.
- İstediğiniz bilgi ve belgelerin, kurumun elinde bulunması ve kamuyla paylaşılması gerektiğine dair kanunları, yönetmelikleri vb. yasal düzenlemeleri başvurunuza dahil edebilirsiniz.
- Dilekçenizin sonuna ıslak imza atın.
- Postayı, teslim alan kişinin isim ve imza vermesini sağlayan ve bu bilginin size ulaştırılacağı bir şekilde yollayın (“alma haberli”, iadeli taahhütlü gibi).
- BEDK’nın itirazınıza dair kararını otuz iş günü içinde vermesi gerekiyor.
Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na (BEDK) itiraz etmek, dava açmaktan daha kolay ve hızlı şekilde idareyi başvurunuza cevap vermeye zorlamanın bir yolu.
Kurulun, itirazınıza dair kararını otuz iş günü içinde vermesi gerekiyor. (“Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in 11. maddesine göre, “itiraz, dilekçenin kurul kayıtlarına girdiği tarihten itibaren otuz iş günü içinde sonuçlandırılır.”)
Eğer BEDK, başvurunuz lehine karar verirse başvurunuzu cevaplamayan veya eksik cevaplayan kurum, kurulun istediği her türlü bilgi veya belgeyi onbeş iş günü içinde vermek zorunda. (BEDK yönetmeliği 11. madde: “Kurum ve kuruluşlar, kurulun istediği her türlü bilgi veya belgeyi gizli dahi olsa onbeş iş günü içinde vermekle yükümlüdürler.”)
Ayda en az bir kez buluşması zorunlu olan BEDK, (Bilgi Edinme Hakkı Kanunu 14. madde) 9 üyeden oluşuyor. (… Kurul; birer üyesi Yargıtay ve Danıştay genel kurullarının kendi kurumları içinden önerecekleri ikişer aday, birer üyesi ceza hukuku, idare hukuku ve anayasa hukuku alanlarında profesör veya doçent unvanına sahip kişiler, bir üyesi Türkiye Barolar Birliğinin baro başkanı seçilme yeterliliğine sahip kişiler içinden göstereceği iki aday, iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar ve bir üyesi de Adalet Bakanının önerisi üzerine bu Bakanlıkta idarî görevlerde çalışan hâkimler arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek dokuz üyeden oluşur.)
2018’de bir KHK ile (703 sayılı) kanunda değişiklik yapılarak BEDK üyelerinin Bakanlar Kurulu’nca seçilmesi esası değiştirildi ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesine karar verildi. Görüştüğüm bilgi edinme hakkı çalışan avukatlar, bu değişikliğin kurulun bağımsızlığını zedelediğini vurguluyor.
BEDK’nın sitesine göre, şu anda 2019 sonunda Cumhurbaşkanı tarafından atanan kurul üyeleri görevde.
Kanuna göre kurul, esas üyelerinin yanında “belirleyeceği konularda komisyonlar ve çalışma grupları kurabilir; ayrıca gerekli gördüğü takdirde, ilgili bakanlık ile diğer kurum ve kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini bilgi almak üzere toplantılarına katılmaya davet edebilir.”
Kurul üyelerinin Bakanlar Kurulu’nca seçildiği 2018 öncesinde BEDK, kendilerine yaptığım birçok başvuruda itirazımı haklı bularak ilgili idarenin talebime cevap vermesi gerektiğine karar verdi ve kararını idareye iletti. Birçok idare de BEDK’nın kararı üzerine başvuruma cevap verdi. Ancak kurulun bu yıllarda da imza attığı ve bilgi edinme hakkını kısıtlamış olduğu birçok olumsuz karar mevcut.
Her halükarda BEDK önemli bir itiraz mekanizması.
BEDK’ya internet üzerinden başvurulamıyor, başvurunuzu postayla Ankara’daki kurula yollamanız gerekiyor. Bu, kuruma başvuruyu oldukça zorlaştıran bir yöntem.
(Rehberin hazırlandığı 2020 Temmuz’da kurulun adresi: Adalet Bakanlığı, Vekaletler Caddesi, No: 6, C Kapısı, İç Kapı No:B-47 06659 Çankaya/Ankara)
Başvurunuzda, yaptığınız bilgi edinme başvurusunun ve geldiyse idarenin cevabının da bir kopyasının olması gerekiyor. Dilekçenizin sonuna imza atmayı unutmayın – imza atmayı unuttuğum için reddedilen başvurularım oldu.
Kurulun internet sitesinde, “Gerekli hallerde başvuru sahibine ulaşılabilmesi amacıyla” itiraz dilekçenize telefon numaranızı da yazmanız tavsiye ediliyor.
Kurula başvurmakla ilgili bir diğer zorluk, zaman kısıtlaması. Kanuna göre (madde 13) başvurunuz eğer eksik cevaplandıysa, veya reddedildiyse, “kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde” kurula itiraz edebilirsiniz. BEDK cevabın elinize geçtiği tarihten itibaren 15 gün içinde itirazın – yani postanın – ellerine geçmiş olmasını bekliyor ve birkaç gün gecikmiş başvuruları bile reddediyor.
Eğer başvurunuza olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap verilmediyse, bir başvuru aralığı daha var: Başvurunuzun üzerinden 60 gün geçtiğinde, hukuken (2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu gereği) reddedilmiş sayılıyor ve dava açma süreniz başlıyor. Bu tarihten itibaren de on beş gün içinde kurula itiraz edebilirsiniz.
Kurula başvuruken de – bilgi edinme başvurusunda olduğu gibi – elinizi kuvvetlendirmek için istediğiniz bilgi ve belgelerin, kurumun elinde bulunması ve kamuyla paylaşılması gerektiğine dair kanunları, uygulama yönetmeliklerini vb. başvurunuza dahil edin.
BEDK başvurunuzu postayla yollarken, takip edebileceğiniz bir referans numarası olacak şekilde, hatta teslim edilen kişinin imzasının alınması zorunluluğu sebebiyle iadeli taahhütlü olarak, veya örneğin PTT’nin “Elektronik Alma Haberi” gibi bir yöntemle (gönderinin hangi tarihte ve kime teslim edildiği belgesinin emailinize yollanmasını sağlıyor) yollamanızı, ve başvurunuzun idareye ulaştığına ilişkin kaydı saklamanızı tavsiye ederim.
Teslim alacak kişinin imzasının alınması zorunluluğu sebebiyle APS (Acele Posta Servisi) ile yolladığım bir başvurunun başına gelenler, bu tedbirin neden gerekli olabildiğini gösteriyor.
2014 yılında, Radikal gazetesinde kent haberlerini takip ettiğim sırada, Beyoğlu’nda birçok tarihi binada yapılan inşaat çalışmalarında zorunlu ruhsat tabelalarının asılmadığının farkına vardım. Cihangir’deki tarihi (ve “korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescil edilmiş) bir apartmanda ruhsat tabelası olmadan aylardır iş makinalarıyla hafriyat çıkarıldığını görüp binada yapılan işlemin detaylarına ve verilen izinlere dair Beyoğlu Belediyesi’ne bir bilgi edinme başvurusu yolladım, fakat cevap alamadım. Yaklaşık dört sene boyunca belediyenin basın biriminden telefonla neredeyse hiçbir soruma cevap alamadığım için bu sefer farklı bir yol deneyerek bilgi edinme başvurusu yapmaya karar vermiş ama buna da cevap alamamıştım.
Bunun üzerine, gazeteden APS yoluyla BEDK’ya bir itiraz başvurusu gönderdim. PTT kayıtlarından postanın 30 Nisan’da kabul ediliğini, ardından 5 Mayıs’ta iade edilerek bana geri yollandığını öğrendim. Zarf, içi açılmış ve sonra geri yapıştırılmış, üzerine “kabul edilmemiştir kişiye iade” notu yazılmış ve başbakanlık damgası basılmış (o zamanlar BEDK, başbakanlık dahilindeydi) şekilde gazeteye geri gönderilmişti.
Bunun üzerine avukat Fevzi Özlüer benim adıma BEDK’ya tekrar başvurarak APS barkod numarası üzerinden başvurunun geri yollandığını kanıtladı. Kurul bu sefer itirazı kabul ederek belediyenin, tarihi binada yürütülen inşaat hakkında istediğim bilgileri vermesi gerektiğine karar verdi.
Yolladığınız postanın kim tarafından ve ne zaman alındığının sizde bir kaydının bulunması bu yüzden önemli.
Beyoğlu Belediyesi, kanunen BEDK kararını takiben 30 gün içinde istediğim bilgi ve belgeyi iletmek zorunda olmasına rağmen bunu yapmadı. BEDK kararına rağmen soruma cevap vermeyen belediyeye idare mahkemesinde dava açmaya karar verdik. Avukat Fevzi Özlüer, davanın duruşmalı yapılmasını talep etti ve bu kabul edildi. Belediye avukatının başvuru geldiğinde başka binaya taşınıyor olmaları gibi çeşitli bahanelerle hakim karşısında açıklamalar yapmaya çalışmasını izlemek – yıllardır belediyeden hiçbir konuda cevap alamayan bir muhabir olarak – oldukça ilginç bir deneyimdi. Dava lehime sonuçlandı, yargılama masrafları Beyoğlu Belediyesi’ne bırakıldı ve belediye sorularımı sonunda cevaplamak zorunda kaldı.
Bu sırada, sözkonusu binayla ilgili koruma kuruluyla da iletişime geçmiştim. Kurul, binanın restorasyon projesi henüz değerlendirme aşamasındayken, “özgün duvarların yıkıldığını” ve “yeni duvar imalatı yapıldığını” tespit ederek inşaatı durdurdu. İnşaatı üstlenen Karaören Mimarlık’ın Beyoğlu Belediyesi’nden “basit bakım onarım” izni aldığını ancak bu iznin kapsamının aşıldığını belirten koruma kurulu, inşaatın sorumlularıyla ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.,
Bu şekilde, Beyoğlu’nda birçok tarihi binada koruma kurulunun atlatılıp, belediyeden basit onarım ruhsatı alınarak izinsiz inşaat yapıldığı ortaya çıkmıştı. Bu hukuksuzlukla ilgili Radikal’de “Beyoğlu’nda izinsiz inşaat çok ‘basit’” başlıklı bir haber yaptım.
Beyoğlu Belediyesi, BEDK kararına rağmen cevap vermemekte direnmişti. Sonraki yıllarda yaptığım birçok başvuruda, ilk başvuruma cevap vermeyen ama BEDK kararı üzerine cevap vermeye ikna olan idareler de oldu. Bu şekilde BEDK zoruyla aldığım en ilginç cevapları belediyelerden, ihalelerle ilgili başvurularım kapsamında aldım.
2015’te, P24 ile Londra merkezli insan hakları ve ifade özgürlüğü kuruluşu Article 19 tarafından Guardian Foundation desteğiyle yürütülen Bilme Hakkı Projesi için, EKAP ve KSP kamu ihale veritabanlarını kullanarak istisna hallerde kullanılması gereken 21b türünde ihaleleri taramıştım. 21b, ihalenin açık olarak değil, pazarlık usulüyle yapılmasına izin veren özel bir madde. Pazarlık usulü ihalelerde ilana çıkmak zorunlu değil, 3 istekli davet edilerek fiyat teklifi vermeleri isteniyor. 2018 Mayıs’ta ihale yasasında yapılan değişikliğe kadar, 21b maddesi sadece doğal afetler ve salgın hastalıklar gibi “idarece öngörülemeyen” olaylarda, ihalenin acele olarak yapılması gerektiğinde kullanılabiliyordu. (2018 Mayıs’taki değişiklikle kanuna son derece muğlak bir ifade eklenerek “yapım tekniği açısından özellik arz eden” işlerin de 21b’ye dahil edilmesine karar verildi.)
İhale veritabanlarından 21b usulü yapıldığını gördüğüm birçok ihalenin, doğal afet veya salgın hastalık gibi sebeplerden kaynaklı olamayacağı malumdu. Bu ihalelerden bazılarını seçip ihaleyi açan belediyeler ve çeşitli diğer kurumlara bilgi edinme başvurusu yaptım ve ihalenin neden 21b yapıldığını açıklamalarını istedim.
Bulduğum bir 21b ihalesi, Bursa Nilüfer Belediyesi’nin 2010’da 935 bin liraya yaptığı “Çamlıca Mahallesi Japon Parkı ve Çayevi Yapılması İşi” projesi hakkındaydı. Nisan 2015’te belediyeye bilgi edinme başvurusuyla (ihale numarasını vererek) sözkonusu Japon parkı ve çay evi ihalesinin hangi gerekçeyle 21b maddesi kapsamına alındığını sordum. Belediye cevabında istediğim bilgilerin belediyenin internet sitesinde yayınlandığını öne sürdü ve kanunun 8. maddesini gerekçe göstererek bilgi vermeyi reddetti. Ancak bu bilgiler belediyenin web sitesinde yoktu. İhale bilgileri sitede olsa bile, hangi gerekçeyle 21b usulüyle yapıldığı bilgisinin yayınlanmış olması zaten olası değildi.
BEDK’ya başvurdum ve itiraz ettim. Kurul, sorularımın cevaplanması gerektiğine karar verdi. Nilüfer Belediyesi’nden BEDK zoruyla gelen cevap oldukça şaşırtıcıydı: 2010 Japon yılı ilan edilmiş, park bu gerekçeyle “kardeş belediye” Tokai Belediyesi ile projelendirilmiş ve yapılacak bir etkinliğe yetiştirilmesi amacıyla 21b usulü ihale yapılmıştı.
Bir diğer 21b ihalesiyle ilgili bilgi edinme başvurusunu, Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne yapmıştım.
Antalya’da 2015 Şubat’ta yapılan “Kaleiçi Hıdırlık Sokak Kentsel Tasarım Projesi Uygulaması” ihalesinin hangi gerekçeyle 21b usulüyle yaptığını sorduğum belediye, cevap vermeyi “Tarafınızın söz konusu ihaleye katılmadığı görülmekte olup, 19.02.2015 tarihinde yapılmış olan ihaleyle nasıl bir ilginizin olduğu anlaşılamamıştır” diyerek reddetti. Belediye cevabında ihale bilgilerinin sadece ihaleye katılan şirketleri ilgilendirdiği gibi şeffaf belediyecilikten son derece uzak bir çıkarımda bulunuyordu.
BEDK itirazımı kabul etti ve belediyeye sorularıma cevap vermesi gerektiğini bildirdi.
Sonunda Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden gelen cevap da şaşırtıcıydı: 4.530.000 liralık ihalenin 21b’ye dahil edilmesinin gerekçesi “Merkezi Kanada’da bulunan ‘çiçek açan şehirler’ yarışmasına katılacak” olunması, projenin yarışmaya ve düzenlenecek etkinliklere yetiştirilmek istenmesi olarak açıklanıyordu.
Bu ikisi gibi çeşitli diğer bilgi edinme başvurularımda da ortaya çıkan, 21b ihalelerini yapan idarelerin bu istisnai usulü sıklıkla istismar ettiğiydi. BEDK kararları sayesinde belediyeler bunu itiraf etmek zorunda kalmıştı