İklim haberciliğinin belki de en çok göz korkutan yanı, iklim değişikliğinin bilimle doğrudan ilişkili olması.
Eğer iklim bilimi ile ilgili bir branşta daha önce bir eğitiminiz bulunmuyorsa bu uçsuz bucaksız alana adım atmak ilk başta tedirgin edici olabiliyor. Ama kimse sizden bir iklim bilimcisi olmanızı beklemiyor. Temel bilgilere hâkim olduktan sonra kaynaklarınızın doğruluğunu sorgulamanız ve konuya bütünsel ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmanız çoğu zaman yeterli.
Gelin, ilk bölümde kısıtlı sayıda sunduğumuz örnekler üzerinden hangi konuların iklim krizi ile ilişkili olduğuna ve bu bilgilere nereden ulaşılabileceğine göz atalım. Burada sunulan yaklaşıma göre siz de konuları çeşitlendirebilirsiniz.
1) Sera gazı salımı rekorları
Hükümetler Arası İklim Paneli’nin (IPCC), 1.5 Derece Raporu’nda binlerce biliminsanı iklim değişikliği ile havadaki karbondioksit miktarı arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor ve bunun sebebinin insanların faaliyetleri olduğunu belirtiyor.
Dolayısıyla iklim krizi haberciliği yapmak istiyorsanız en başta takip etmeniz gereken konulardan birisi atmosferdeki karbondioksit miktarlarına ilişkin açıklamalar.
Örnek haber | Atmosferdeki karbondioksit oranı rekor kırdı: 415.79 ppm
Bu haberlerde sunulan sayılar çoğunlukla insanlar için bir anlam ifade etmeyeceğinden ötürü yıllar içerisinde bu değerlerin nasıl bir değişime uğradığını grafikler üzerinden göstermek veya sera gazı oranlarının yükselmesinin hangi sonuçları olacağına atıfta bulunmak, okuyucuyla kurulan ilişkiyi güçlendirebilecek yöntemler.
Bazı haber kaynakları: Gözlemevleri, Meteoroloji enstitüleri/büroları, Dünya Meteoroloji Örgütü, Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA), WWF, Birleşmiş Milletler, Greenpeace, Üniversiteler, Araştırma merkezleri.
2) Biyolojik çeşitliliğin tahribatı
Biyolojik çeşitliliğin tahribatı söz konusu olduğunda iki yönlü bir yaklaşım mümkün. 1.5-2 derecelik bir sıcaklık artışı kulağa oldukça küçük geliyor olabilir. Ancak bu sayıca küçük değişimler birçok türün yok olmasına sebep olabiliyor.
Diğer yandan avlanma, ormansızlaştırma gibi eylemler doğal dengeyi bozuyor ve biyolojik çeşitliliğe zarar vererek iklim krizinin derinleşmesine yol açabiliyor. Bu yüzden, bu konuda yapılan araştırmalara ve açıklamalara yer vermek iklim gazeteciliğinin başlıca sorumluluklarından biri. Böylece haberleri insan odaklı bir yaklaşımın ötesine taşımak için de bir fırsat bulabilirsiniz.
Örnek haber | İnsanlık ilk onu yok etti
Bilimsel raporları haberleştirirken en dikkat edilmesi gereken nokta bilgileri olabildiğince basit bir dil kullanarak anlatmak. Örneğin Latince tür isimleri çoğu zaman kimse için bir anlam ifade etmeyebilir.
Burada gazetecilere düşen görev ise konuyu okuyucunun bağ kurabileceği bir şekilde yakalamak. Aşağıdaki haber örneğini bunun başarılı bir emsali olarak gösterebiliriz.
Örnek haber | İklim krizi nedeniyle Nemo’yu sonsuza kadar kaybedebiliriz
Bazı haber kaynakları: Bilimsel dergiler, WWF, Greenpeace, IUCN Kırmızı Listesi, Bilimsel Araştırmalar Merkezleri, Üniversiteler, Deniz Koruma Topluluğu, Birleşmiş Milletler.
3) Okyanusların durumu
Küresel ısıtmanın etkileri yalnızca karada değil okyanuslarımızda da hissediliyor. Artan su sıcaklıkları buzulların erimesine, deniz seviyelerinin yükselmesine yol açıyor. Birçok ada şimdiden sular altında kaldı ve ilerleyen zamanlarda bu sayının daha da artması bekleniyor.
Örnek haber | Endonezya’da deniz seviyesinin yükselmesi sonucu iki ada su altında kaldı
Ayrıca büyük bir karbon yatağı olan okyanuslarda her geçen gün daha fazla depolanan karbondioksit, okyanus sularının asitlenmesine sebep oluyor. Bu da muazzam miktarda biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapan, dünyanın en büyük canlı yapısı olarak adlandırılan mercan resiflerinde ağarmalara yol açıyor.
Örnek haber | Okyanuslardaki azalan oksijen sualtı yaşamını tehdit ediyor
Bunlar tabii ki konunun en basite indirgenmiş hâli. Her geçen gün okyanuslar ve okyanusların iklim değişikliğiyle ilişkisine dair yeni raporlar yayınlanıyor. Eğer iklim krizi haberciliği yapmak istiyorsanız, okyanuslarda neler yaşandığı mutlaka takip edilmesi gereken konular arasında.
Bazı haber kaynakları: Bilimsel dergileri, WWF, Greenpeace, Bilimsel araştırma merkezleri, Üniversiteler, Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC).
4) Haberde kaynak: Her yıl gelen mini buzul çağı
Yayınlanan bir rapor hakkında haber yapmaya niyetlendiyseniz, raporu bu alanda çalışan bir akademisyenden veya sivil toplum kuruluşundan sizin için açıklamasını isteyebilirsiniz. Böylece kimi zaman yüzlerce sayfayı bulan raporlar arasında kaybolmaktan kendinizi kurtarabilir ve yanlış bir değerlendirme yapmanın önüne geçebilirsiniz.
Haberde kaynak kullanımı ile ilgili yapılabilecek bütün yanlışları bir araya getirdiği için daha önce kaleme aldığım küçük bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Konusu ise her yıl kış aylarında tekrar tekrar gündeme gelen “mini buzul çağı geliyor” haberleri…
Haberin kaynağı Northumbria Üniversitesi’nde görev yapan matematik profesörü Valentina Zharkova ve ekibi tarafından yapılan bir araştırmaya dayanıyor. Ekip, güneşteki patlamaları ve lekeleri inceleyerek bir model geliştiriyor ve araştırma sonucunda şöyle bir teoriyi ortaya atıyor: Güneş aktivitelerindeki düşüş sebebiyle küresel sıcaklıklarda bir azalma gözlenecek ve gezegen 2021 yılından başlayarak 2050’ye kadar “mini bir buzul çağı”na girecek.
Her ne kadar Zharkova ve ekibi tarafından yapılan araştırma daha sonra birçok biliminsanı tarafından eleştirilse de konunun sansasyonel olması sebebiyle gazeteciler tarafından büyük bir ilgiyle sahiplenildi. Biliminsanları tarafından modelin çok basite indirgenmiş olması, kısa süreli veriye dayanması, güneş aktivitelerini doğru tahmin edememesi ve ekibin bulguların iklime etkisini inceleyecek yeterli donanım ve bilgiye sahip olmaması gibi araştırmaya dair getirilen somut eleştiriler ise arka planda kaldı.
2004 ve 2018 yılları arasında beş adet (Hürriyet, Cumhuriyet, NTV, Sabah, Sözcü) haber sitesinde toplam 36 adet mini buzul çağı haberi yer alıyor. Bu haberlerden yalnızca üç tanesinin araştırmayı eleştirel bir şekilde ele alıp bütün yanlışları ve doğrularıyla ortaya koyması oldukça endişe verici.
Bilimsel bir araştırmaya dayanan bir haberin birden yanıltıcı bir içeriğe dönmesinin başlıca sebepleri haberin kaynağının sorgulanmadan yapıldığı kopyala-yapıştır habercilik ve, en önemlisi, kaynak olarak doğru kişilerin seçilmemesi.
a) Haberi hangi kaynaktan almalı?
İklim haberciliğinde belki de en dikkatli olunması gereken durum çoğu zaman fosil yakıt endüstrisi tarafından da desteklenen iklim bilimi inkârcılığının farkında olmak. Burada gazetecilere ve okurlara iklim değişikliği üzerine etrafta dolaşan bilgi kirliliğini ayıklayabilmek için büyük bir sorumluluk düşüyor.
36 haberin 14 tanesinde, Zharkova ve ekibi tarafından yapılan araştırma sonucunda ortaya atılan mini buzul çağı teorisini küresel ısınmayı yalanlama maksadıyla kullanmak tercih edilmiş. Haberlerin içeriğine bakıldığında, bu haberlerin çoğu zaman iklim bilimi inkârcılığı oranının oldukça yüksek olduğu Amerikan haber sitelerinden alındığı ve sonrasında da içeriğe dokunmadan, “kopyala-yapıştır” yapılarak sorgulanmadan aktarıldığı görülüyor.
Bu tür veriler karşısında, bilimsel her araştırmanın doğru olduğu varsayımını bir kenara bırakarak raporlara eleştirel bir gözle bakabilmek gerekiyor. Bu tarz bir haber görüldüğünde önce araştırmanın kaynağına gitmek, araştırmanın hakemli bir dergi tarafından yayınlanıp yayınlanmadığını saptamak ve varsa araştırmaya dair eleştirileri okumak yanıltıcı bilgi paylaşımını önlemek için yapılabileceklerden birkaçı.
Okuyucuların ve gazetecilerin unutmamaları gereken bilim dünyasının yüzde 97.2’sinin iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğu konusunda uzlaştığı. Dolayısıyla, bunun aksini iddia eden her bilginin doğruluğunun sorgulanmasından kaçınmamak gerekiyor.
b) Haberi kime doğrulatmalı?
Maalesef her zaman her alandaki bilimsel bir araştırmayı doğrulayacak bilgi ve birikime sahip olamıyoruz. İklim bilimi fizikten biyolojiye, okyanus biliminden güneş fiziğine kadar birçok alanın birleştiği bir dal. Konunun bu kadar karmaşık ve çok boyutlu olması gazetecilerin işini daha da zorlaştırıyor. Daha önce değinildiği üzere, burada esas, konuyu işi bilen kişilere sormak. Tabii soruları uzmanlık alanlarına göre yöneltmek şartıyla.
Mesela, Sabah gazetesi bahsi geçen makaleyi konuşmak amacıyla güneş fizikçilerinden iklim bilimcilerine uzanan geniş bir yelpazede çalışma yürüten akademisyenlerden herhangi birine başvurmak yerine, astrolog Öner Döşer’den görüş almayı tercih etmiş. Hâliyle, bir kaynağa danışılmasına rağmen, bu haber örneği yanıltıcı haberler arasında yerini aldı.
Hürriyet’te yer alan bir haberde ise mini buzul çağı senaryosu Sabancı Üniversitesi’nden İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin’e danışılmış. Şahin gazeteye verdiği demeçte bu tarz haberlerin yanlış, yanıltıcı ve maksatlı olduğunu belirtmiş, ayrıca küresel ısınmanın inkâr edilemeyecek bir boyuta vardığına dair bir değerlendirmede bulunmuş. Böylece, haber şekil değiştirerek, diğer içeriklerin aksine araştırmaya eleştirel bir bakış sunabilmiş. Haber, araştırmada okuyucuyu doğru bir şekilde yönlendirdiği saptanan yalnızca üç haberden biri.
Gazeteciler aslında bilim dünyası ile toplum arasında bir köprü işlevi görüyor. Birçok biliminsanı ve konuyla ilgili çalışma yapan sivil toplum kuruluşu bu misyonun farkında olduğundan size sorularınızda yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyor. Ancak konuyu danışmadan önce biraz araştırma yapmak, aşağıdaki videoda görüleceği üzere, canlı yayında zor durumda kalmamak için faydalı olabilir.
5) Editörün not defteri
> Güncel yayınları ve araştırmaları takip edin. Hakemli dergiler tarafından yayınlanan makalelere itibar edin. Yayınlanan makale ve raporları mümkün olduğunca basit bir dille anlatmaya çalışın. Bilimsel jargonu mümkün olduğunca en aza indirin.
> Bir raporun kendisi başlı başına bir haber olabileceği gibi farklı konulardaki haberlerinizi bilimsel olarak desteklemek için de buradaki verilerden yararlanabilirsiniz.
> Araştırmanın bütün detaylarını yazmanıza gerek yok. Ana hatlarını yakalamak için birçok makale ve raporda özet kısmında ya da bültenlerde yer alan bilgilerden faydalanabilirsiniz.
> Sadece sayılara odaklanan bir haber yapmaktansa bu verilerin bize ne anlattığını veya zaman içerisinde nasıl bir değişime uğradığını açıklamaya çalışın. Verileri görselleştirerek sunmak okuyucunun konuyu çok daha kolay bir şekilde anlamasına yardımcı olabilir.
> Her raporu anlamak zorunda değilsiniz. Unutmayın, kimse sizden iklim bilimcisi olmanızı beklemiyor. Zorlandığınız durumlarda bu alanlarda çalışan kişilere ulaşıp size konuyu basit bir dille açıklamalarını isteyebilirsiniz.
> Görüş alacağınız kişilerin konuyla alakalı bilgi ve donanıma sahip olduğundan emin olun.
> Ve, belki de en önemlisi: Lütfen iklim krizini inkâr eden görüşlere haberinizde yer vermeyin.