Kişisel Verilerin Korunması ve İfade Özgürlüğü
İlk olarak, internet güvenliği açısından korumamız gereken kişisel verileri tanımlamamız gerekiyor. Kişisel verilerimizin güvenliği, bu bilgilerden kazanç sağlayabilecek ve daha farklı amaçlar için kullanabilecek kişilerin sayısı fazla olduğu için en önemli konuların başında geliyor. Kişisel verinin ne olduğuna ve hangi verileri koruyabileceğimize birlikte bakmaya çalışalım.
Kişisel veri, kişiyi doğrudan ve dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerdir.
Kişisel veri hakkında aklımıza ilk gelenler doğum tarihi, kan grubu, telefon numaramız vb. gibi bilgilerdir.
Bu kapsamda, kişisel verilerin korunmasının amacının çerçevesi, insan onurunun korunması, hak ve özgürlüklerin koruması ve kişisel verilerin işlenmesi esnasında koruma gibi başlıklardan oluşturmaktadır.
Türkiye, Avrupa Konseyi’nin kişisel verilerin korunmasını konu alan 108 sayılı sözleşmesini (Kişisel Verilerinin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Kişilerin Korunması) 1981 yılında imzaladı ve bunu yapan ilk ülkelerden biri oldu. Fakat, Türkiye aynı zamanda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nu en son çıkartan ülkelerden de biri durumunda. Bu kanun 2016 yılında, yani 108 sayılı sözleşmenin imzalanmasından 35 yıl sonra çıkarılabildi. Yine ülkemizdeki kanun 95/46/AT çerçevesine göre hazırlanmış olup, güncel gelişmeleri karşılamamakta yetersiz kalıyor. Avrupa’da 2012 yılından beri üzerinde tartışılan Genel Veri Koruma Regülasyonu (General Data Protection Regulation – GDPR) 2016 yılında yürürlüğe girdi ve içindeki unutulma hakkı gibi maddelerle yenilikçi bir bakış açısıyla çalışıyor. Türkiye’deki kanun ise oldukça tartışmalı. Özellikle bazı maddelerin içeriğinin açık olmadığı, düzenlemenin sınırlarının belirsiz olduğu dile getiriliyor.
Unutulma Hakkı
Unutulma hakkı, kısaca kişi ve kurumların internette kendi adlarıyla arama yapıldığında derlenen sonuçlar arasında kendileriyle ilgili bilgi, fotoğraf, belge gibi verilere yer verilmemesini isteme hakkıdır. Söz konusu kanûnî hak kapsamında, kişi ve kurumlar, kendileri hakkında internette yer alan, toplanılma veya işlenilme amaçları ışığında gereksiz olan, yetersiz veya ilgisiz bilgi içeren ya da bu amacı taşımıyor olarak görünen, yayımlanmasından sonra aradan geçen zaman ve yayımlanma amaçları ışığında kendileriyle aşırı ilişkili olan kişisel verilerin, arama motorlarında yapılan aramalarda çıkan sonuçların kendi adıyla olan bağlantısının kesilmesini talep edebilir.
(Türkiye’de engelli / sansürlü olan Wikipedia’dan alınmıştır)
Öte yandan unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılmış olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir. Türkiye’de unutulma hakkı çerçevesinde sadece tek bir karar vardır.1
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin 8. Maddesinde yer alan özel yaşama saygı hakkı altında korunan “mahremiyet hakkı”nın, bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilmesi şeklindeki hukuki çıkarlarını da içerdiği ifade ediliyor. Zira bireyin kendisine ait herhangi bir bilginin kendi rızası olmaksızın açıklanmaması, yayılmaması ve bu bilgilere başkalarının ulaşamaması, kısacası kişisel verilerinin mahrem kalması konusunda hukuki menfaati bulunuyor.2 Kişiye unutulma hakkının sağlanması ile birlikte özel hayatının gizliliği korunmuş olacaktır.
İfade Özgürlüğü kapsamında danışılacak ulusal ve uluslararası maddeler şunlardır:
- Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi / 15. Madde
- Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi / 19. Madde
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi / 10. Madde
- Anayasa’da; Düşünce ve Kanaat Hürriyeti / 25. Madde
- Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti / 26. Madde
- Bilim ve Sanat Hürriyeti / 27. Madde
Bu bilgiler ışığında ikinci konumuz olan “Parola Güvenliği ve Yönetimi” bölümüne geçebiliriz.
1 Esas No: 2014/56, Karar No: 2015/1679, Karar Tarihi: 17.6.2015
2 Gülay Arslan Öncü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Özel Yaşamın Korunması, Beta Yayınları, İstanbul 2011