Hak haberciliğinin yargıyla yakın bir ilişkisi vardır. İhlal edilen haklarla ilgili adalete ulaşma süreçlerinin sonu çoğu zaman yargıya çıkar. Bu sebeple gazetecinin, diğer başlıklardan belki daha da fazla hukuk ve yargının işleyişi konusunda bilgi sahibi olması gerekir.
Temel bazı kavramlar ve haberlerde nasıl kullanılacağına dair bazı bilgiler:
> Operasyon, gözaltı: Ceza davalarının birçoğu, sabaha karşı yapılan “şafak operasyonları” ile başlıyor. İstisnaları olmakla birlikte, bir gazetecinin bu operasyonlarda şüphelinin haklarının neler olabileceğini bilmesi gerekir.
Operasyon saati, ev araması koşullarıyla ilgili kurallar Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenir. Örneğin, CMK’nın 118. maddesine göre, konutta, işyerinde veya diğer kapalı mekânlarda, yani kamuya açık olmayan yerlerde gece vakti arama yapılamaz. Polisin sabaha karşı gelmesinin sebebi, çoğunlukla kişiyi en savunmasız hâlinde yakalamak ve avukatının aramaya nezaret etmesini geciktirmektir.
Konutta, işyerinde veya diğer kapalı mekânlarda, yani kamuya açık olmayan yerlerde hiçbir şekilde kolluk amirinin yazılı emri ile arama yapılamaz. Savcılık emrinin ise hâkimlikte onaylanması gerekir.
Kişinin operasyon veya ev araması sırasında avukatını bulundurma hakkı vardır. Polisin arama sırasında soru sorup ifade alma işlemi yapma yetkisi yoktur. Gözaltı kararı ancak savcılık tarafından verilebilir.
Gazeteci böyle bir olayla haber yapmadan önce temel kanunları bilmelidir. Ayrıca, şüphelinin avukatına ulaşarak kurallara ne derece uyulduğunu, herhangi bir ihlalin yapılıp yapılmadığını, şüphelinin ne ile suçlandığını öğrenebilir.
> Tutuklama: Tutuklama kararı yalnızca hâkim tarafından verilebilir. Polis veya savcı tutuklama kararı veremez. Kamuoyunda “gözaltı” ile “tutuklama” sık sık karıştırılırken, bu konuda haber yapan bir gazeteci ikisi arasındaki farkı mutlaka bilmelidir.
Tutuklanan kişi yine hâkimlik veya mahkemece serbest bırakılabilir. Şüpheliler gözaltındayken polis merkezlerinde tutulur, şüpheli veya sanık tutuklandığında cezaevinde tutulur.
Gazeteci için bu noktada, tutuklama sebeplerini öğrenmesi ve mutlaka buna dair tutanak, karar gibi belgeleri edinmesi gerekir. Ayrıca tutuklanan kişinin cezaevindeki koşulları da yine bu haberin devamına aittir ve takip edilmelidir.
> Soruşturma: Gazetecinin belki de en çok belgeye dayalı haber yapmasını gerektiren aşama budur. Çünkü özellikle medyaya yansıyan büyük çaplı soruşturmalarda, en çok dezenformasyon bu aşamada yapılır. Çoğu zaman hükümete yakın medyanın savcılıklardan edindiği bilgilerle yaptığı dezenformatif haberler, toplumda şüpheliye karşı olumsuz algı yaratmayı amaçlar.
Gazeteci bu noktada (soruşturmada gizlilik olsa dahi) belgeleri edinmek, en azından şüphelinin avukatından (daha sonra teyit edebileceği) bilgileri almak durumundadır. Davanın seyri de büyük oranda soruşturma aşamasında belirlenmiş olur.
> Kovuşturma/dava ve temyiz aşamaları: İddianamenin mahkemece kabul edilmesiyle dava açılmış olur. Yargılanmaya başlanan kişi artık “şüpheli” değil, “sanık” sıfatını taşır. (Savcının hazırladığı iddianame kabul edilip dava açılana kadar soruşturmaya maruz kalan kişi “şüpheli” olarak adlandırılır.)
Duruşmalar, mahkemece aksine karar verilmediği takdirde kamuya açık görülür. Gazetecinin takip ettiği davayla ilgili mümkünse her duruşmayı izlemesi, fikri takip açısından önemlidir. Ayrıca dava süresince mahkemeye sunulan belgeleri edinerek, gözden kaçan noktaları haberleştirme şansı vardır.
Dava dosyasındaki tebligatlar, ara kararlar, bilirkişi raporları, deliller gibi tüm belgeler üzerindeki tarih ve isim gibi bilgiler incelenmelidir.
Bu aşamada belki de en önemli konu, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) veya Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) sanığın suçlandığı maddelerin ne olduğunun bilinmesidir. Gazetecinin, kanunu baştan sona ezberlemese de başlıca kanunlar ve hangi eylemleri kapsadığı hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu konuda hukukçulardan da yardım alınabilir. Ancak her zaman en garanti yol, kanunu bizzat okumaktan geçer.
Dava aşaması, ilk derece/yerel mahkemenin nihai kararıyla sonlanmaz. İtiraz hakkı bulunan taraflar bu haklarını kullandığında temyiz süreci başlar. Ceza davalarında ilk temyiz mahkemesi (konuşma dilinde istinaf da denilen) Bölge Adliye Mahkemeleri’dir. Yine bu mahkemenin kararına (itiraz hakkı olan davalarda) Yargıtay’da itiraz edilebilir.
Ceza davalarının yanı sıra diğer konulardaki davalar için bu temyiz ve üst mahkemeye itiraz süreci farklı mahkemelerde değerlendirilir. (Ayrıca dava sürerken de tarafların ara kararları üst mahkemeye taşıma hakkı vardır.)
> Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM): Sanık veya mağdurlar/suçtan zarar görenler yargı süreçleri sırasında Anayasa veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki haklarının ihlal edildiğini düşündüklerinde önce Anayasa Mahkemesi’ne, ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabilir.
Ancak tüm ceza davalarında sanıkların veya suçtan zarar gören kişilerin bu hakkı bulunmaz. Gazeteci yargılama sürecinde kararın kesinleşme aşamasından sonra tarafların bu mahkemelere hangi ihlal iddialarıyla başvurabileceğini, kişilerin avukatıyla görüşerek takip edebilir.
Yine dava aşamasında olduğu gibi, Anayasa’nın bu konudaki ilgili maddeleri ve AİHS’nin kapsadığı haklar, itiraz maddeleri haberci tarafından mutlaka bilinmelidir. Cezasızlık başlığındaki birçok haber, muhtemelen bu iki mahkemenin konusu olacaktır.
Hak haberciliğinde gazeteci, yargıya yansıyan konulardaki haberlerinde sadece olup biteni aktarmakla kalmaz. Mağdurların tarafından bir bakış açısıyla yargı sürecinde aksayan yönleri, yanlışları ve eksikleri, cezasızlığı da haberleştirir. Sanığın veya mağdurun kamuoyundaki imajının etkisinde kalmaksızın, masumiyet karinesi ve sanık haklarını her durumda gözetmek zorundadır.