Söyleşi televizyonda veya radyoda eğer canlı yayımlanır ve bir montaja tabi tutulmazsa övgü veya yergiler söyleşi esnasında açığa çıkan performansa dair olur. Ancak montaja tabi tutulan veya yazılı olarak yayımlanan söyleşilerde, söyleşi konuğu söylediklerinin çarpıtıldığını savunabilir.
Ses kaydı ile söyleşi metni uyuşuyorsa bu iddianın arkasında, konuğun söyleşide kendini beğenmemesi olabilir. Bu durumda söyleşici ifadelerin kayıtta olduğunu duyurabilir, krizde gerekli gördüğü bir aşamaya gelindiğinde kaydı yayımlayabilir.
Eğer, kayıt ve söyleşi metni karşılaştırması söyleşi vereni haklı çıkarıyorsa ve ortada bir çarpıtma varsa gazetecinin yapacağı tek şey kamuya açık bir şekilde özür dilemek. Bu durumun ilginç bir örneği 2013’te yaşandı. Yeni Şafak’ın söyleşicisi, aktivist filozof Noam Chomsky’le yaptığı söyleşiyi çevirirken orijinal metne eklemeler yaptı.1 Eklemelerin absürtlüğü nedeniyle durum hızla ortaya çıktıktan sonra yaptıklarını kabullenen gazeteci, mesleği bıraktı. Daha mütevazı çarpıtmalar yapan ve bunların açığa çıkmamasından faydalanan gazeteci ise önce öz saygısını yitirecektir, zamanla da hakkında söylenenlerle meslekî saygınlığını azalacaktır.
Söyleşici genel olarak gelen yorumları göz önüne alarak sonraki söyleşilerini şekillendirir. Bu noktada unutulmaması gereken her eleştirinin veya övgünün gerçeğe tekabül etmediği. Söyleşici tepkilerin ortalamasını alarak ve tavsiyeleri uygulayarak meslekî kabiliyetlerini geliştirmek yerine zayıflatabilir. Geri dönüşlerden hangilerini kabullenip hangilerine meydan okuyacağını tartmak söyleşicinin meslekî karakterini oluşturur.